Ak sakallı dede, bye bye.

ak sakallı dede gerçek midir? gerçek ise biber nedir? acı denen şey bir yalan mıdır? ya da neden bir kere olsun takım elbise giymez de hep beyaz gecelikler içinde olur? yoksa noel babasızlığımızın dışa vurumunun hayali bir ürünü müdür kendisi?

bu laf salatası midelere oturmadan önce konuya girmek gerek..

dedemiz bazı insanların rüyalarına girer ve onlara doğru yolu gösterirmiş halk arasındaki bir inanca göre. ilginç bir şekilde bu tür rüyaları gördüklerine yürekten inanan tanıdıklarım da olmuştur ve kendileriyle de bu konuyu sıkça konuşmuşluğum vardır.

ve dedemiz yine ilginç bir biçimde nedense 2000’li yıllardan sonra elini eteğini çekmiştir şehir insanlarının ekseriyetle rutin geçen günlük rüyalarından. ama durum köylerde ve küçük yerleşim yerlerinde böyle değildir, en azından bizzat gördüğüm bir iki köyde inin de, cinin de, dedenin de hala görülmekte olduğu anlatılırdı insanlar tarafından.

ve artık ak sakallı dedenin bile sallamadığı, çekip gittiği bir şehirde yaşıyorum sanırım.

bazen de soruyorum kendime.. bu kadar umutsuz, bu kadar batmış; bu kadar kurtarılamaz şehirlerin insanları mıyız?..

resmen karabasanlar kol geziyor etrafımda. yok yere sıkıntılara düşmeler, nedensiz bunalımlar, durduk yerde baş gösteren duygusal travmalar; bilimum bokluk bünyemi sarmış götürmüş durumda. işin acı yanı ise benim gibi daha binlerce insanın olduğundan rahatlıkla emin olabilmem..

günlerden bir gün büyük şehirlerin dile geldiğini düşünüyorum da, vay anam halimize be.. muhtemelen üzerinde yaşayan insanlara esaslı ve koca bir “çektirin gidin ulan” çekerdi. muhtemelen değil, “kesinlikle” çekerdi anasını satayım..

yine de uslu biri olursam belki ak sakallı dedeyi bile görebilirim. umutluyum biraz, o derece yani..


Hiç yorum yok: