Hobbitler gibi böyle..

merak ederim bazen, “üçlemeyi bitirdikten sonra benden başka pipo otu’na özenen olmuş mudur?” diye..

ya da kovuklarda süren şu dertsiz tasasız yaşamlara..

yok babam, hayır. bizim meşhur polyanna bile rest çekerdi bunun gibi bir ütopyaya. sürekli mutluluk bu, sıkar mı sıkar. kimse de “sürekli mutluluk” denen şeyi yaşamadığı için aksini ileri süremez, değil mi?

+uzun olduğunuz kadar küstahsınız da..
-bozma yazımı güzel hobbitim.. devam ediyorum;

onlar bu tozpembe hayatlarını sürdürürken gözüme ufak ama sevimli bir nüans takıldı. bu ırk, doğum günlerinde hediye almak yerine hediye veriyordu. bunu ilk okuduğumda oldukça aval ama sevimli bir “ha?” çekmiştim.

akabinde kitabı en yakın masaya koyup derhal bu eğlenceli sosyal davranışı kafamdan kendi hayatıma göre kurguladım.

o an oldukça absürd görüntüler canlanıyordu beynimin içinde. normalde doğum günüme gelmeyen bütün arkadaşlarım kapımın önünde uzun kuyruklar oluşturmuş.. araya, daha önce muhtemelen hiç rastlamadığım birkaç kimliği belirsiz vatandaş falan katılmış böyle.. “hediye alalım, elimiz kolumuz doysun” bakışı var hepsinin de suratında. bir garip panorama ki sormayın.

benim de kafa çalışıyor tabi o anda.

sonra diyorum ki, bu nankör uyanıkların ellerine birer paket tutuşturup evlerine yollayayım. mutlu olsunlar, “hediye aldık” sansınlar. arada benim yırtık donlar da elden çıkmış olur.

(yazar burada iblisçe gülümsüyor.)














"Pardon bağyan siz manikürcü müsünüz?"

Hiç yorum yok: